GÜNÜMÜZ EDEBİYATSIZLIĞINA KARŞI

AL KLAVYEYİ PARÇALA!!!

EDEBiYAT SINIRSIZDIR

makbule leman

MAKBULE LEMAN


1865'te İstanbul Beşiktaş'ta dünyaya geldi. 1898'de Göztepe'de yaşamını yitirdi. Eyüp'te Siyavuş Paşa Türbesi'ne defnedildi. Yenileşme döneminin Nigâr Hanım'la birlikte önemli şairlerinden. Saray Kahvecibaşısı İbrahim Efendinin kızı. Bir görüşe göre Rüşdiyede okudu, sonra özel dersler alarak yetişti. Beşiktaşlı Berberbaşı Zade Sadaret Mektubi Kalemi Müdür Muavini Mehmed Fuad Bey ile evlendi. Bir dönem Hanımlara Mahsus Gazete’nin baş yazarı. II. Abdülhamid tarafından Şefkat Nişanı ile ödüllendirildi. Ömrünün son on dört yılını tedavisi imkânsız bir hastalığın esiri olarak yatakta geçirdi. Denemeler, hikâyeler de yazdı. Sağlığında yayımlanan şiirlerinin sayısı on iki. Bunlar tür ayrımına gidilmeksizin Makes-i Hayal (1896) adıyla bir araya getirildi. Ölümünden sonra bu eser, eşi tarafından, Makbule Leman hakkında yazılanlarla birlikte ikinci kez bastırıldı.


MÜNACAT

Ey lûtfi azîm Zülcelâlim
Malûm sana şu gâmlı hâlim
Mihnetle ne rütbe bîmecalim
Takririne yoktur ihtimalim
Malûm sana şu gâmlı hâlim

Mekşuf sana bütün melâlim
Ey kâşifi cümlei hafaya
Darusi bulunmuyor da asla
Etmekde maraz, vücudüm ifna
Bir sende ümidi şevki balim

Pek müdhiş olur derim zevalim
Etmese zevale derdü illet
Fikrimce iki garibi elbet
Berbad kılar bu hicrü firkat
Bir sahibi mâderü iyalim

Ey Haliki Mutlakı Avalim
Esrarın eder ukuli nâçar
Raftarü hiram içinde âsar
Bir yekli letâfet eyler izhar
Emrinle mevasiminde daim

Vaktinde açar bütün çiçekler
İhtar kim eyliyor nihani
Gûya ki bahar imiş zamanı
Meşşatei nuri hüsnü ani
Kim etti baharı ya mübeşşer

Baran olarak inen zemine
Göklerdeki renk renk sehaib
Yerden mi çıkar göke acaib
Ya kimdir olan o hake sahib
Mensub İlâhî âlemine

Tarikiî leyl içinde tâban
Bak kevkebü mahi ruhperver
Derler şu sebeple lem'a küster
Hurşid imiş eden münevver
Hurşide kim etti nuri ihsan

Sensin veren intizamü darat
İnşad buyurdun cihane
Ey sahib olan cismü câne
Mâruz ise can imtihane
Şâyan değil midir mükâfat

Etmekde celâletin Efendim
Emvatı beka içinde ihya
Bir şey mi bana cihanda hâşâ
Bir taze hayatı sıhhat ita
Bir haste zaifi müstemendim

 ANNE

Anne inleyen bir ney, anne hicrandan yumak
Gözleri buğulu, nemli ve her zaman zâr zâr...
Kaderidir annenin ocaklar gibi yanmak
Hep hüzünlü eser onun ikliminde rüzgar.
Kuşlar gibi titrer o güneş yüzlü nevhayâl
Sîmasında alacakaranlık endişesi...
Her mevsim ayrı bir ıstırap, ayrı bir melâl;
Dilinde özleyişlerin sihirli bestesi...

Sînesi sımsıcak, çehresi de îmâlıdır
Semtinde herdem bir büyülü râyiha eser.
Duyguyla süzülmüş gözleri hep hummâlıdır
Altın şakaklarında sarı güller gibi ter.

Rahmet-zahmet iç içe.. bilmez geçen zamânı
Ne yazları, ne kışları, ne renkli bahârı
Ne gurûbu ne de şafağın söktüğü ânı
Her zaman duman dumandır o nazlı efkârı...

Bir kuluçka gibi sancılı gecelerinde
Hep şefkatle çarpan kanat sesleri duyulur...
Amansız hislerin öldüren pençelerinde
Yüreği bir matkap salınmış gibi oyulur.

Elemi çok olsa da şekvâsı işitilmez
Bir Eyyûb sabrıyla göğüsler hiç-olmazları...
Onda ızdırap bitmez, acılar dinmek bilmez
Sönmeyen bir azimle aşar aşılmazları.

Kanmaz asla sevmeye; o, sevgiye susuzdur
Şâire "su" dedirten hisle "evlât" der inler.
Herkes derin uykularda iken o uykusuzdur
El açar Yaratan'a balalarını diler...

Yürüdüğü yol, onun hislerinin yoludur
Durmaz, bir süvâri gibi yürür dolu dizgin..
O, yeryüzünde en ululardan uludur
Sînesi meleklerin sînesi kadar engin..

Zambaklar gibi sihirli çehrende
Varlığımı kucaklayan bir ışık;
Duydum o duyulmazları sînende
Sen bir rüyâsın benim için artık...

Nûru öteden pırıl pırıl sîman
Ukbâ derinlikleriyle büyülü...
Tülleniyor hülyâlarımda her an,
Ölümsüz rûhunun bembeyaz tülü...

Bir yâd-ı cemîlsin, kabrin sîneler
Hazan yaşamıştın; ölüm bahârın..
Duâyla gerilmiş bütün gönüller
Berzah yamaçlarında bestekârın.

 KADINLIK

Kadınlık, ruh-ı mana-yı fazilet
Kadınlardan gelir efkra vüs’at;
Nezaketler içinde bir metnet
Nümayandır kadınlarda hakikat.
İki hemşiredir “iffet” ile “zen”
Vefdari, nezahet, hüsn-i ahlk
Cihanda hep bu ehss-ı ltife
Emanettir bu mahlk-ı zayıfa.
Ederse ilm ile eş’ara rağbet
Kadınlarca olur bir başka znet
Diryetten alır nr-ı melhat
Yürür bir intizm üzre maşet
Verir hüsn-i idre hüsne kıymet
Biçilmiş camedir nisvna tahsil
Fakat yazmak gerek ahlka dir
Kalem tutmaklığa kim olsa kdir.


Ne rütbe farzedersek biz revadır
Ki en lzım olan bizde haydır
Buna bürhn ise yüzde riddır
Tesettürle selamet revişandır.
Meleklerden uçan nur-ı likdır
Bize yüz aklığından bir nişandır
O yaşmaklar ki veche nü şandır.
Bugün 8 ziyaretçi (46 klik) kişi burdaydı!